Mutlu gülüşler, estetik bir görünüm ve tam beslenebilmek adına ağzın, çenenin ve dişlerin yapısı büyük önem taşır. Bazen doğuştan var olan kusurlar, bazen de sonradan meydana gelen kazalar ya da daha farklı nedenler ağız, diş ve çenede işlev kaybı ile estetik olmayan görünümlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Ağız, diş ve çene cerrahisi kaybedilen işlevlerin yeniden kazanılabilmesi, kötü görünümlerin giderilmesi ve ağız içerisinde yapılacak diğer uygulamalar için gerekli hazırlıkların gerçekleştirilmesi görevlerini üstlenir.
Ağız, diş ve çene cerrahisi hizmetlerine ihtiyaç duyulabilen durumların sayısı oldukça fazla. Bireylerin, bu bölümde yapılacak tedavilere gereksinim duyup duymadıkları ise yapılan muayenelerden sonra belirlenir. Bazı durumlarda bireyler ağız, diş ve çene cerrahisine başvursalar bile sorunları farklı bir bölümü ilgilendirebilir. Ancak çoğu zaman dişlerin çürümesi, yirmilik dişlerin çıkmaması, dişin gömülmüş olması, implant uygulamalarından önce ağzın ya da çenenin bu uygulamalar uygun olmaması, çene ve ağız bölgesinde travmatik yaralanmaların meydana gelmesi, farklı nedenlere bağlı olarak çenede kırıklar yaşanması ve çene eklemlerinde problem yaşanması gibi durumlarda ağız diş ve çene cerrahisi hizmetlerine gereksinim duyulur.
Ağız ve diş sağlığı ile alakalı geniş bir alana yayılan bu hizmetler, aşağıdaki durumlarda gereklilik arz eder:
Normal ya da çürümüş dişlerin çekilmesi ağız, diş ve çene cerrahisinin gerçekleştirdiği diş operasyonları arasında ilk sırada. Çürümüş ya da gömülü kalmış normal dişlerle yirmilik dişlerin normal yollarla ya da cerrahi yöntemlerle çekilmesi, bu bölümün hizmet alanına girer.
İmplant uygulaması yaptıracak olup, azı ve küçük azı bölgesindeki çene kemikleri yetersiz olan kişiler için uygulanan sinüs lifting ya da diğer adıyla sinüs kaldırma, yerleştirilecek greftler yardımıyla bu bölgedeki kemik miktarının artırılması amacıyla yapılır.
Eksik dişlerin tamamlanması için çene kemiğine ya da kafatasına sabitlenen dayanaklar üzerine yerleştirilerek yapılan implant tedavisi de cerrahi olarak gerçekleştirilir.
Eksik dişlerin tamamlanması için başvurulan bir diğer yöntem de protez dişler. Ancak çene yapısı ve ağız bölgesindeki kaslar, her zaman bu uygulama için uygun olmayabilir. Preprotetik cerrahi operasyonlar, çene kemikleri ile kas dokusunun protez dişe uygun hale getirilmesini sağlar.
Diş ve destek doku üzerinde meydana gelen travmatik yaralanmalar da çene, ağız ve diş cerrahisi bölümü tarafından yürütülen diş operasyonları arasında yer alır. Bireylerin üzerinde fiziksel ve ruhsal iz bırakan bu yaralanmalar için uzun süreli tedaviler uygulanır ve durum da sürekli olarak takip edilir.
Genellikle ortodonti tedavisi gören bireylerde, tedavinin tamamlanmasıyla birlikte ortognatik cerrahiye başlanır. Üst ve alt çenenin uyumlu hale getirilmesi, tedavi öncesinde var olan ya da tedavi ile birlikte çıkan çenelerin uyumsuz duruşunun giderilmesini sağlar.
İnsan yüzünün neredeyse üçte ikisini oluşturan çene üzerinde çeşitli eklem hastalıkları da görülebilir. Çene kilitlenmesi, çene çıkıkları, çene kemiklerinde kırık, çene tümörleri ve çene bölgesinde görülen iltihaplanma bu hastalıkların başında gelir. Ağız, diş ve çene cerrahisi bu hastalıkların tedavi edilmesinde de etkin rol oynar.
Dişlerinde cerrahi bir müdahaleye gereksinim olmayan, ancak diş hekimi fobisi nedeniyle normal olarak muayene olamayan bireyler için de ağız, diş ve çene cerrahisinde tedavi uygulanır. Bu bireyler anestezi ya da sedasyon yöntemleri altında gerekli tedavilere alınır.
Bazen 19-20 yaşlarında, bazen de daha sonraki yaşlarda rahatsızlık vermeye başlayan 20’lik diş çekimleri için de ağız, diş ve çene cerrahisine başvurulur. Bu dişler normal olarak çekilebildiği gibi, bazı durumlarda cerrahi çekime gereksinim duyulabilir.
Ağız, diş ve çene cerrahisi uygulamalarında, sorunun doğru tespit edilebilmesi ve sonrasında da doğru tedavisinin uygulanabilmesi için, tanının doğru konulması büyük önem taşır. Bunun için de çeşitli yöntemler kullanılır. En yaygın uygulama olan çıplak göz ile inceleme, gözle görülebilir kısımlardaki sorunların tespitini sağlar. Ancak sorundan emin olabilmek ve görülmeyen bölgelerde de istenmeyen bir durum olup olmadığını anlayabilmek için çeşitli görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Periapikal röntgen ile panoramik röntgen bunlar arasında ilk sırada yer alır. Periapikal röntgen, 3×4 cm boyuta sahip filmler, fosfor veya dijital sensör ile çekilir. Aynı anda birkaç diş ile bu dişin köklerini ve çevresini detaylı olarak inceleyebilme olanağı sunar. Sorunun tek bir bölgede olması durumunda en geçerli yöntemdir. Panoramik röntgen ise aynı detaylı görüntülemeyi tüm dişler ve kökleri için sunar. Ağzın tamamının, diş köklerinin ve çene kemiklerinin bir bütün olarak görülmek istenildiği durumlarda tercih edilir. Dental tomografi de bu bölümde tanı koymak için sıkça kullanılır. İncelenmek istenilen bölgenin daha net ve üç boyutlu bir görüntüsünü sunar.